Forum
=> Daha kayıt olmadın mı?![]() |
1 Üye | 50 Konu | 150 Mesaj | 4536 Online | ||||||||||||||||||||||||||||||||
Burdasın: Forum => İslam ve İnsan => Cuma Hutbeleri Güncel GELECEĞİMİZİN TEMİNATI: GENÇLER (17.05.2013) |
|
RecepFirat19 (şimdiye kadar 250 posta) |
İnsanın Yaratılış Gayesi Maddecilere göre insan, dünyaya gelir, her canlı gibi yer, içer, nefsî arzularını yerine getirir ve sonra toprağa karışır gider. Yani, insan yaşamak için yaşar. Basit dünyevî hedeflerin ötesinde bir yaratılış amacı yoktur. O, ot gibi yaşayıp gideceğini, sonra ot gibi kuruyup yok olacağını zanneder. İslama göre, insanın yaratılış gayesini Allah (c.c.) belirlemektedir: Ben cinleri ve insanları sadece bana ibadet etsinler diye yarattım. Sizi boşuna yarattığımızı ve gerçekten bize döndürülmeyeceğinizi mi sandınız? Aziz Müminler ! İnsan, yalnız yemek, içmek, gezmek tozmak için yaratılsaydı insanın herhangi bir hayvandan farkı olmazdı. İnsan boş yere yaratılmamış ve başı boş bırakılmamıştır. O, bir görevi yerine getirmek için yeryüzüne gönderilmiştir. Kendisi gibi herhangi bir yaratığa kul, köle olmak için değil; yaratanını tanımak ve Ona ibadet etmek, dünyada Allahın hükmünü hakim kılmak, buna karşı çıkan engelleyici güçleri (fitneyi) bertaraf etmek suretiyle halifelik görevini yürütmek için yaratılmıştır. İnsan, nefsi için değil; Allaha ibadet etmek için, şu fâni dünya için değil; ebedî hayat için yaratılmıştır. Allaha ibadet için yaratılan insan, bu kulluğunun karşılığını hem dünyada hem ahirette alacaktır. Allahın emirlerine itaat, dünya ve ahiret mutluluğuna sebeptir. Değerli Müminler! İnsanın yaratılış sebeplerinden biri, en geniş anlamıyla yeryüzü yönetiminden sorumlu olmaktır. Halife olmanın anlamı budur. O halde insan, kendi toplumuna huzur ve adaleti hakim kılma görevinin yanı sıra, yeryüzünde yaşayan diğer canlıların hayatlarını devam ettirmelerinden, yeryüzündeki bitki örtüsünden, çevreden ve benzeri şeylerden de sorumludur. Aslında bu görevi de, Allaha ibadet görevinin çerçevesi içinde görülmelidir. Çünkü namaz, oruç, zekât gibi şekli belirlenmiş ibadetler ve helal-haram gibi konularda Allaha karşı görevini yerine getiren insanın, dünya hayatıyla ilgili çabaları da ibadet kapsamı içerisine girmektedir. Belirlenmiş ibadetlerini yerine getirmeyen, ahlâkî kurallara riayet etmeyen kimsenin, dünyayı imar görevini yerine getirmesi ise, kendisine manevî alanda herhangi bir değer kazandırmaz. Böylesi insanların hayvanlardan farkı yoktur. Çünkü hayvanlar da fesat çıkarmayıp yeryüzünün îmarına hizmet ederler. Allahın emirlerini yerine getiren kimsenin, dünya hayatıyla ilgili çabalarının da ibadet olarak görülmesi, din-dünya ayırımını ve dine ait olan ile dünyaya ait olan gibi bir bölünmeyi de ortadan kaldırmaktadır. Çünkü Dünya hayatı, ahiret hayatının bir mukaddimesidir ve onunla sıkı sıkıya bağlıdır. Böyle bir bakış açısı, dünya hayatını olması gereken konuma oturtmuş olur. Bu takdirde dünya hayatı, aşağılık ve çirkef bir hayat değil; ahiret mutluluğunun kazanıldığı bir yerdir; kaçınılmaz bir aşamadır. Kıymetli Müminler! İbadetler, Allahın onlara ihtiyaç duymasından dolayı değildir. Bilakis fert ve toplum olarak, insanın kendisinin onlara ihtiyaç duymasından; fert ve toplum olarak hayatının düzene girmesi içindir. Mesela, belirlenmiş ibadetlerin başında gelen namaz, insanın kötülüklerden alıkonmasını sağlar; en azından bu hedefe yardımcı olur. Oruç, yine nefsin terbiye edilmesi ve insan iradesinin güçlendirilmesi; zekât, toplumda ekonomik yapının düzenlenmesi ve insandaki mal tutkusunun frenlenmesi için bir araçtır. Kuşkusuz bu ibadetlerin daha başka dünyevî faydaları da vardır. Esas faydaları da ahiret mutluluğuna sebep olmalarıdır. Ama unutulmamalıdır ki, nice yararları olan tüm ibadetleri biz, bu faydalarından dolayı değil; Allahın emretmesinden dolayı, Onun rızası için yerine getiririz. | |||
RecepFirat19 (şimdiye kadar 250 posta) |
Cuma Hutbesi Hutbe - Müslüman güvenilir olandır Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. (Tirmizî, Îmân, 12) Muhterem Müslümanlar, Peygamber Efendimiz (sav) biz Müslümanları şöyle tarif etmiştir: Müslüman, insanların elinden ve dilinden emin olduğu kimsedir. (Tirmizî, Îmân, 12) Müslümanın sosyal ilişkilerinde olması gerekli ölçüyü bu kadar veciz ifade eden bu Peygamber sözüne göre, Müslüman, çevresindeki insanlarla iyi geçinmeli, içinde yaşadığı topluma faydalı olmalı ondan hiçbir canlıya zarar gelmemelidir. Bu bir Müslümanın, en önemli görevlerinden bir tanesidir. Öyle ki, Müslüman olsun gayr-i müslim olsun bütün insanlar, malları, canları, ırz ve namusları gibi korunmuş olan değerleri açısından, tamamen emin olmalıdırlar. Ancak durumun böyle olabilmesi için, geçmişte olduğu gibi günümüzde de Müslümanların, güvenilir, başarılı, sözlerinde ve faaliyetlerinde güvenilen, itimad edilen, aklı selim sahibi ve engin bir ufka sahip insanlar olması gerekir. Nitekim Rabbimiz (cc), Güvenilir olmanın Müminlerin vasfı olduğunu Yine onlar (o Müminler) ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler (Muminun Sûresi, [23:8]) ayeti kerimesiyle haber verirken; Hz. Peygamber (sav) de Güvenilir olmayan kişinin gerçek imanının olmayaca-ğını (Ahmed bin Hanbel, Müsned, III, 135) gayet açık bir şekilde ifade buyurur. Değerli Kardeşlerim, Biz inanıyoruz ki, dinlerinin ibadet pratiklerine dikkat eden cami cemaatimiz, az önce tarifi verilen Müslüman özelliklerine uymaya çalışan insanlardır. Buna rağmen içinde yaşadığımız ülkelerin bazılarında bilhassa Almanyada birtakım ırkçı gruplar, cami önlerine kadar inerek çirkin karikatür gösterileri ile bu dini ve bütün Müslümanları tahrik ederek dikkatleri kendi üzerlerine çekmeye çalışıyorlar. Bu tür provokasyonların hangi amaca hizmet ettiği ortadadır. Bu gruplar, kamuoyunun dikkatini üzerlerine çekmek ve bunun sonucunda da seçimler için çıkar temin etmek istiyorlar. Bu gibi durumlarda ne kadar çok olay çıkarılabilirse medyanın ilgisi de o denli bu olaylara odaklanmaktadır. Biz, bunların birer oyun olduğunu biliyor, bundan dolayı da bu oyunun bir parçası olmayı asla istemiyoruz. Bu nedenle de bütün kardeşlerimizi sakin olmaya ve provokatörleri yok saymaya davet ediyoruz. Aksi takdirde bu ırkçı grupların ekmeğine yağ sürülecektir ve onların çirkin emellerine hizmet edilecektir. Bu da bütün Müslümanları zor durumda bırakacaktır. Muhterem Kardeşlerim! Provokatörlere verilecek en iyi cevap kendilerini dikkate almamak ve onları yok saymak olacaktır. Ama dikkate almamak cevapsız kalmak anlamına da gelmez. Bizim cavabımız, bugün bir parçası durumunda olduğumuz Avrupa toplumlarına, kitabımız Kuran-ı Kerimin ve Peygamber Efendimiz (as) ın öğretileri doğrultusunda aktif katkılar sağlamak suretiyle olacaktır. Her ne taraftan gelirse gelsin, aşırılığa başvurmadan, Almanyada, Hollandada, Fransada ve diğer Avrupa ülkelerinde dinî, sosyal ve kültürel çalışmalarımızla insanlara faydalı olanı, en iyi ve en güzel şekilde öğretmek isteğimizi ortaya koymaya gayret edeceğiz; böylece Yüce Rabbimizin rızasını kazanmış olacağız. Cenab-ı Hak, her türlü kötü ve kötülüğün şerrinden bütün Müslümanları ve insanlığı muhafaza buyursun. | |||
RecepFirat19 (şimdiye kadar 250 posta) |
ÜÇ AYLAR VE REGAİP KANDİLİ İmtihanlarla dolu şu kısacık dünya hayatının ne kadar hızlı geçtiğini Yunusumuz ne güzel dile getiriyor: Geldi geçti ömrüm benim, bir yel esip geçmiş gibi. Hele bana şöyle geldi, bir göz yumup açmış gibi. Kardeşlerim! Yüce Allah, kullarına olan rahmetinin bir boyutu olarak insanlar içerisinde özel insanlar, mekanlar içerisinde özel mekanlar, zamanlar içerisinde de özel zamanlar yaratmıştır. Dini geleneğimizde bu özel zamanlardan biri de, Mevlamızın rahmetinin sağanak sağanak yağdığı üç aylar mevsimidir. Manevi iklimi ile ruhlarımızı kuşatan, gönüllerimizi ferahlatan üç aylara bir kez daha ulaşmanın mutluluğunu yaşamaktayız. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s), üç aylara ulaştığında: Allahım! Recep ve Şaban ayını bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazana ulaştır şeklinde duada bulunurdu. Bizler de bu değerli zaman diliminden azamî ölçüde istifade etmenin ve kandil gecelerinin aydınlığında bereketli bir mevsim geçirmenin gayretinde olalım. Değerli Kardeşlerim! Üç aylar, Hakkın rızasını aramak için fırsatlarla dolu bir zaman dilimidir. Üç aylar, mahzun gönüllere neşe ve sevinç kaynağı olmak, mazlumun yanında yer almak, yıkık kalpleri mamur eylemek, insanı insan yapan, değerine değer katan bütün güzelliklerle bu feyizli anlardan nasiplenmektir. Üç aylar, bizi esareti altına almaya çalışan her türlü süfli düşünce ve davranıştan arınma vaktidir. Zaman zaman içine düştüğümüz karanlıklarda körelen gözlerimizi aydınlatma, katılaşan kalplerimizi yumuşatma vaktidir. Kendimizle hesaplaşma vaktidir üç aylar. Ebediyete irtihal eden kardeşlerimizden ibret alarak hayatın sonsuz ve sınırsız olmadığı şuuruyla hareket etmektir. Kardeşlerim! Bir işi bitirdiğinde diğerine koyul ve yalnızca Rabbinin rızasını ara âyetinin bilinciyle hareket eden ve Yüce Yaratanımıza teslim olmuş biz müminler, hayata her saniyesinin dahî hesabını vereceğimiz bir emanet olarak bakarız. Günlük meşgalelerle yaşantımız akıp giderken kendimizi anlamsız hengâmelerin girdabına asla bırakmayız. Fakat insan olmanın gereği hataya düştüğümüz ve kusur işlediğimizde ise Peygamberimiz (s.a.s)in şu müjdesi yegane teselli kaynağımız olur: İnsan hata edebilir. Tövbe edenler, hataya düşenlerin en hayırlılarıdır! Kardeşlerim! Önümüzdeki Perşembeyi Cumaya bağlayan gece Regâip kandilini idrak edeceğiz. Asırlardan beri kutlaya geldiğimiz Regâip, arzu ve istek anlamlarına gelir. Regâip, müminlerin mağfiret mevsimi üç aylara rağbet etmeleri ve onun taşıdığı manalardan, değerlerden istifade etmeleri gerektiğine dair mesaj yüklü bir gecedir. İlahi rahmete mazhar olan bu mübarek gün ve gecelerde kendimizi sorgulamaya ve yüce dinimiz İslâmın manevi ikliminde gönül huzuru, istikamet ve özgüven kazanmaya, ihtiraslarımızı dizginleyip menfaat ve çekişmelerden uzak kalmaya ihtiyacımız daha da artmaktadır. Öyleyse bu mübarek zaman dilimini fırsat bilerek, aramızdaki çatışma ve kırgınlıkları, şahsi menfaat hesaplarını bir tarafa bırakalım. Yüce Dinimizin bizden istediği sevgi, saygı ve hoşgörü ortamının kurulması, birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin güçlenmesi, insanî ve ahlâkî meziyetlerin yaygınlaşması için çaba sarf edelim. Ve hep birlikte amin diyeceğimiz şu dua ile hutbemizi bitirelim. Allahım! Bizleri Regâiple Sana rağbet eden, Miraç ile yücelen, Berat ile kurtuluşa eren, Kadrini idrak ederek Ramazanın sonunda cenneti hak eden kullarından eyle! | |||
RecepFirat19 (şimdiye kadar 250 posta) |
İLİ : ANKARA TARİH : 10/05/2013 ÜÇ AYLAR VE REGAİP KANDİLİ Muhterem Kardeşlerim! Bizlere sayısız nimetler lütfeden Rabbimize hamdolsun ki, yeniden bereketli bir iklimin, üç aylarıneşiğindeyiz. Bir yandan Recep ayına kavuşmanın sevincini yaşarken, diğer yandan 16 Mayıs Perşembe gününü Cumaya bağlayan geceRegaip kandilini idrak edecek olmanın heyecanını yaşıyoruz. Kıymetli Kardeşlerim! Kerim kitabımızda,Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul. Ancak Rabbine yönel ve yalvar.[1] ayetiyle vurgulandığı gibi her ânımızı kıymetli bilip değerlendirmek ve rağbetimizi yalnız Allaha yöneltmek, kulluğumuzun önemli bir esasıdır. Bu nedenle Regaip kandili ve üç aylar, hesaba çekilmeden önce kendimizi bir kez daha hesaba çekmenin gereğini hatırlatır bizlere. Her yıl büyük bir iştiyakla beklediğimiz bu feyizli zamanlar, kendi kendimize şu soruları yeniden sorma ve yaratılış gayemizi canlı tutma imkanı tanır: Zaman zaman dünyevî arzu ve ihtiraslarla yıprattığım gönül evimi tekrar imar edebilir miyim? Beni Allah rızasından uzaklaştıracak her türlü tutkumu dizginleyip, hesap günü kazançlı çıkabilir miyim? Rabbimin, "Ey huzur içinde olan nefis! Sen O'ndan razı, O da senden razı olarak Rabbine dön! (İyi) kullarımın arasına gir. Cennetime gir."[2] hitabına mazhar olabilir miyim? Kardeşlerim! Regaip, bizler için bereketli ve feyizli bir zaman diliminin habercisidir. Kuran ayı Ramazana ilerlerken atılan önemli bir adımdır. Manevi bir mektep olan Ramazanı hakkıyla değerlendirebilmek için verilen ilk imtihandır. Üç ayların içinde yer alan kandillerden Regaipte Rahmâna yeniden ve tüm benliğimizle yöneliriz. Miraçta namazın önemini idrak ederiz. Berattakendimizi hesaba çeker, af dileriz. Bu şuurla Ramazanı ve Kadir gecesini karşılar, kurtuluşumuz için vesileler ararız. Bu mevsimde Rabbimizin oluk oluk akan rahmetine gark olmak için çabalarız. İşte Peygamber Efendimiz (s.a.s)in, Allahım! Recep ve Şaban ayını bizim için mübarek kıl ve bizi Ramazana ulaştır[3]şeklindeki duasının sırrı böylece tecelli eder. Kardeşlerim! Böyle mübarek vakitler kuruyan, çoraklaşan gönül dünyamıza bir bahar yağmurudur. Zaman zaman kendimizi kaybettiğimiz, gayesini unutmuşçasına sendelediğimiz hayat yolculuğunda, kulluk meşalesini tekrar alevlendireceğimiz müstesna zaman dilimleridir. Geliniz, bu geceler vesilesiyle nefis muhasebesi yapalım. Hatalarımızdan tövbe edelim. Allahın gözetilmesini emrettiği akrabalık bağını gözetelim. Anne-baba hakkına riayet edelim. Yetimin başını okşayalım. İhtiyaç sahiplerinin yanında olalım, hayırda yarışalım. Kurtuluşumuz için yalnız Allaha güvenip, dayanalım. Kendimizi Onun rızasına adayalım. Fani olana değil, Bâkî olana gönlümüzü bağlayalım. Dünyada bir yolcu olduğumuzu unutmayalım. Dua ve münacatlarla aczimizi itiraf edip, Yüce Mevlanın huzurunda boyun bükelim ki üç ayların sonu hepimiz için gerçek bir bayram olsun. Değerli Kardeşlerim! Bu mübarek zaman dilimini fırsat bilerek, aramızdaki çatışma ve kırgınlıkları, şahsi menfaat hesaplarını bir tarafa bırakalım. Yüce Dinimizin bizden istediği sevgi, saygı ve hoşgörü ortamının kurulması, birlik, beraberlik ve kardeşliğimizin güçlenmesi, insanî ve ahlâkî meziyetlerin yaygınlaşması için çaba sarf edelim. Rabbimiz, bizleri Regaiple kendisine rağbet eden, Miraç ile yücelen, Berat ile kurtuluşa eren, Kadrini idrak ederek Ramazanın sonunda cenneti hak eden kullarından eylesin! [1]İnşirâh, 94/7-8. [2]Fecr, 89/27-30. [3]Ahmed b. Hanbel; Müsned, 1/259. Hazırlayan: Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü |
Bütün konular: 136
Bütün postalar: 358
Bütün kullanıcılar: 47
Şu anda Online olan (kayıtlı) kullanıcılar: Hiçkimse

Bugün 12006 ziyaretçi (33780 klik) kişi burdaydı!
Ücretsiz kaydol