Ülkemiz insanları neden beyin göçü yaparlar?

Aslında cevabı en trajikomik sorudur. Belli olmuyor sanki neden olduğu. Neden olacak ki, tabii ki de kıskançlık duygusu…

Ülkemizin önde gelen bilim adamları, doktorları, mühendisleri vs. çok güzel buluşlar, icatlar yaparak ülkesinin kalkınmasını ve insan yaşantısının iyileşmesini sağlamak isterler. Bazıları da bunu başarırlar. Bunun üzerine diğer bilim adamları kıskançlık duygusunun verdiği kinle o bilim adamını ülkede istemezler. O bilim adamı da diğer ülkelerde derdini anlatma çaresi bulur. Bu da onun hayat döngüsünü devam ettirebilmesi ve daha da ilerilere gitmesi için büyük bir fırsattır aslında. Bu bilim adamı kısa zamanda adını dünyaya duyurur ve yaptığı çalışmalarla ün kazanır. Kendi meslek grubunda ve diğer meslek gruplarında saygın bir yeri vardır artık onun. Artık ilerleyen zamanlarda doğduğum toprak değil doyduğum toprak diyerek beyin göçü yaptığı ülkenin vatandaşı olmaya karar verir. Neden olmasın ki? Türkiye’de istenmiyor. Gittiği ülkede onun önünü açacak her türlü bilimsel aletler ve elemanlar sağlanıyor. Emrine hastaneler, laboratuarlar veriliyor.

Yakında istediği mertebeye ulaşmış, büyük bir kişilik olmuştur ve Türkiye: “Biz bu adamı nasıl kaybettik” derken, o bunlara aldırış etmeden çalışmalarını sürdürmüştür.
Yazan: Recep FIRAT


İşte, Mehmet Öz’de bu duruma düşmüş ve beyin göçü yaparak ülkemizden gitmiştir.

Daha üç yıl önce bir gencimiz doktorların hastaları uzaktan tedavi edebileceği, uzaktan görüşüp ona ne yapması gerektiğini söyleyeceği bir alet geliştirmişti. Bunu duyan dış güçler hemen harekete geçip o aletin patentinin alınmamasını sağlamak için ellerinden ne geliyorsa yapmışlar ve amaçlarına da ulaşmışlardır.

2012 tarihinde BBC’ de yapılan açıklamada bu aletin aynısını görmüşümdür. İnanın aynısı. Bu alet işe yaramaz deyip patentini vermeyen kurumlar oturup ah çeksinler. Çünkü İngiltere
her üründe olduğu gibi bu ürününde patentini vermiştir. İşte emekleri suya düşen o gencimiz ise bu aletin aynısını ben bundan iki yıl önce yapmıştım dese bile ve ayrıca elinde 2010 tarihli bu aletle
çekilmiş video kayıtları olsa bile ona o patenti vermeyen kurumlar…

Ve o aletle şimdi Amerika’da doktorlar hastalarını görüntülerini kayıt edip hastalarının o hastalık durumunda ne yapmaları gerektiğini gösteren, Türkiye’nin patent veren kurumlarının kutu parçası dediği aletle binlerce hastalarını uzaktan kolay bir şekilde tedavi edebiliyorlar.